DEMOKRASİ Mİ?

Demokrasi kibarca talep edilen, hoşgörü ile verilebilir, zorla adapte edilebilinen… kazanımlardan değil.

Demokrasi kazanımı: Kocaman dağları yıkıp, düz ovalarda yüzlerce metre kazma kürekle kazarak aşağı inip, coşkun derelerin akarsuyunda doğal yöntemler ile mikrogram altın aramaktan daha çetindir.

§ Demokrasi nedir?

§ Demokrasi yönetim olarak kolayca hayata geçirilebilinir mi?

§ Toplumlarda demokrasi bilinci oluşmadan demokrasi talep edilir mi?

§ Demokrasi isteyenlerin kendileri demokrat mıdırlar?

§ Demokrasinin kime ne zararı olabilir?

§ Demokrasiden kimler neden korkarlar?

…Bunları uzun uzadıya sıralayabiliriz. Ben burada demokrasini tanımını yapmayacağım. Demokrasiyi öğrenmiş olanlara, özümsemeyenlere, bilmeyenlere günümüzde tekrar tekrar anlatmaya, tebliğ etmeye gerek yok.

“Bir husumet, bin nasihatte bedeldir.” bu sözden yola çıkarsak. Yönetildikleri sistemlerden hoşnut olmayanlar değişim isterler. Ne istediklerini toplumun kendi dinamikleri belirler.

ÖNCÜLÜK, ÖNDERLİK, KAHRAMANLIK, AYDINLATMA…

Yirmi yıl öncesine kadar insanların kaynaklara kavuşmaları oldukça kısıtlıydı. Demokrasi olmayınca en çok etkilenen; işçi, memur, yoksul köylü, gençlik içinde demokrasiyi özümseyenler çalışmalarını demokratik yönetimler için çalışmalar yürüttüler.

Çok değil, 80’li yıllarda; demokrasi talebi içerikli bildiri dağıtmak, yazı yazmak, propaganda yapmanın bedeli: Gözaltılar, gözaltında kayıplar, yargısız infazlar, işkenceler, 15 yılı aşkın hapis cezaları alarak bedeller ödediler. Bugün demokrasiye ihtiyaç duyanlar akıllı telefonların, bilgisayarın klavyesinde bulunan dokuz tane tuşa bastığında demokrasinin tanımını öğreniyor.

HALKIMIZ BİLMEZ Mİ?

Hala kahramanlığa soyunup, mevsimi gelmeden meyveleri toplayarak samana doldurup olgunlaşmalarını beklemede ısrar ediyorlar.

Oysa kendi doğallıklarında izlemek, korumak, yaşam için ihtiyaç duydukları koşulları iyileştirmek gerek.

İHTİYAÇ DUYDUKLARINI ÖĞRENİRLER

“Halkımız,” akıllı cep telefonunu, banka kartlarını, elektrikli ev aletleri programlarını… İhtiyaç duydukları için kullanımı öğreniyorlar. Demokrasiye ihtiyaç duyuyorlarsa dokuz tane tuşa basarak iki saniyede öğrenebilirler.

GERÇEKLİK!

Demokrasi isteyenler kendi yaşamlarında demokratlar mı?

Kendi ailelerinde, iş yaşamlarında, çevrelerinde demokrasiyi uyguluyorlar mı?

Demokrasi isteyen, topluma demokrasi vaat eden siyasetçilerin siyaset yaptıkları partilerinde demokrasi var mı?

Kısa kesecek olursak: Bireyler demokrasiyi kendi yaşamlarında, çekirdek ailelerinde uyguladıklarında demokrasinin gerekliliğini, huzurunu… Gördüğünde mutluluğu genele yaymak isteyecek.

Çağın, gelişmelerin gerisinde kalan şablon yöntemleri izleyen anlayışlar, sen, ben, bizim kız, senin oğlan dörtleyip bir elin beş parmağı olamaz.

Dünya, ülkelerinde, bölgelerde gelişmelere uygun, yeni mücadele yöntemleri geliştirmeden geleneksel demokrasi mücadelesi yürütmekte ısrar feodal yaşam ile eşleşmiş gericilikten öteye taşınamaz.

İş olsun diye parti üyeliği, yeşillik olsun diye gazete aboneliği, dostlar muhabbette görsün diyerek mitinglere katılma, sosyal medyada kendi yaşamından uzak paylaşımlar ile demokrasi taçlandırılmaz.

Kahvelerde ajitasyon, meyhanelerde türküler ile şaha kalkarak, demlenerek efkar dağıtarak enerjinizi boşa harcarsınız. 

DEMOKRASİYİ HEDER ETME!

Kendi partisi içinde demokrasi uygulamayan siyasi partilerin demokrasi söylemlerine kaç kişi inanıyor?

Bugün, partilerin üye yapma, delege seçme dalaverelerini bir tarafa bırakalım.

En belirgininden tek örnek verelim: Belediye Başkanı, Milletvekili aday adaylarını açık artırma ile en fazla para verenlerden seçilmesi demokrasiye nasıl monte edilir?

Kemal Kılıçdaroğlu’nun hak, hukuk, adalet, demokrasi yürüyüşü 15 Haziran 2017’de Ankara’da Güvenpark’ta başladı. Yürüyüş 9 Temmuz 2017’de Maltepe’de sonlandı. Tüm dünya demokratları bu tutumu destekleyerek alkışladılar.

Peki, 420 km hak, hukuk, adalet yürüyüşü yapan Kılıçdaroğlu, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın aday olmaması için Maltepe İlçe örgütünün yürüyüşünü neden görmedi?

DEMOKRASİ Mİ?

İzmir’in İz Gazetesi’ne yazılan köşe yazısı için genel bir konu olan demokrasinin kaleme alınması ne alaka?

İzmir’de gecekondusunun balkonunu kapatamaya yıkım emri veren “vicdan” ile Optimum Alış Veriş Mağazasına onay veren “iman” arasında hangi demokrasinin, hangi halkçı belediyeciliğin olduğunu öğrenme ihtiyacından dolayı kaleme alındı.

Bu iki farklı uygulama Kılıçdaroğlu’nun 420 kilometre demokrasi yürüyüşünü heder eder mi?

Ediyor ise, önce kendisi, sonra partilileri, yerel yöneticileri, Milletvekilleri,, Parti Meclisi sahip çıkarak kazanımlar heder edilmemeli. Umursanılmayor ise ise, hayırlı yolculuklar.

Demokrasi insanca yaşamak istemeyenlere dayatılarak inşa edilmez. İnsan gibi yaşama bilgisi oluşanlar, bilince dönüştürerek ortak ihtiyaçlarından dolayı ortak mücadele verirler. Vermelidirler!

Hadi hayırlısı…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir