OKUMADAN OYNAMA

 

Okumak sadece insanların kendini yetiştirmesi olarak algılanmamalı. Okuyarak, insan ve doğanın bütünlük içerisinde yaşama bilgisini edinip, yaşamı ile bilince dönüşmesi insani değer yaratmadır. Okumak, zihinde bilgi depolamak değildir. Okuduklarını yaşam şekline dönüştürmeyenler, beyinlerini kiralık ardiye olarak kullanma zaafı içinde düşe kalka et ve kemikten oluşan bedenlerini taşırlar. Hoşgörülü, vicdanlı, duyarlı, duygulu insanlar için; ne yapacakları kestirilmeyen bu varlıklar ile gezegenimizde birlikte yaşama zorlukları oldukça zor.

OKUMA TEŞFİK EDİLMELİ

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Belediye Başkanları… Okudukları kitaplar ile gündem olmalılar. Tren, otobüs, yeraltı treni, dolmuş… duraklarında, yolculuklarında elinde kitap okuyan kaç kişi görüyoruz? Kaç iş yerinde çalışan memurun masasında kitap gördünüz? Kaç futbolcu, sanatçı, zanaatkar…  kitap okurken görüntülendi? Televizyonlar, gazeteler okumayı teşvik eden hangi programları yapıyorlar? “Çocuklar okumuyor” diyerek feryat eden kaç ailenin çocuğu eve beyini kitap okurken görüyor?

OKUMADAN OYNAMA NEDİR?

Tartışırken kaynak gösteremeden işkembeden atma hastalığıdır. Dünyayı, kendi coğrafyanı, doğayı, ülkesini, şehrini, mahallesini, köyünü, kendini, insanlığı tanımama cehaletidir. Eğitim siyasallaştırma, bilimi, ilimi tekelleştirme bilgisizliğidir. Tarih çarpıtılır. Sanatsal, kültürel değerler gelecek kuşaklara taşınamaz. İnsani değerler yok olur. Doğa ile dengeli yaşam sürdürülemez. İnsanlık yok olur.

OKUMAMA NEREYE SÜRÜKLER?

Cümle kurmayı beceremeyenlerin sosyal medya sayfalarında şempanze olursunuz. Sohbetlerde verecek cevabınız olmaz, simge kullanırsınız. Gündemi takip edemez, dünyadan kopuk yaşar, “bu benim doğrum” diyenlerin kör kuyusuna inersiniz. Hoşgörüsüzlerin, ayrımcıların, bencillerin, bilgisizlerin, kutuplaşanların karanlığında yarasa gibi kanat çırparsınız. Çift kişilikli hastalığın pençesinde; zorla gülümsediğiniz bir anınızın görselini sosyal medya hesabınızdan paylaşır, diğer zamanlarınızı gizlediğiniz dehlizlerinizde yaşarsınız. Duygusuz, duyarsız, bana neci, bencil, bilinmezlik içerisinde et yığınınızı besleyerek canı durmaktan öteye gidemezsiniz.

SONUÇ OLARAK

On beş gündür kuru ekmek yiyorum. Kitabımın kopya masraflarını karşılamak için elbiselerimi sattım. İlim aşkı, insanlığı mutluluğa kavuşturmak, Avrupa’yı buhranlardan kurtarmak arzusu beni bu hale düşürdü. Sanit-simon Okumak – yazmak uğruna 1700’lü yıllarda elbiselerini satan onurlu insanlar günümüzde anılırken, o günlerde onurlarını satanlar hatırlanmıyorlar. Kitap okumak, düşündüğü gibi yaşamak sadece kişinin kendisini geliştirmez. Toplumu, şehirleri, ülkeyi, dünyayı değiştirir. “Büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur.” Hyman G. Rickover Okumadan bilmişlik taslayanların kendilerini kandırmaktan öte gitmediği için cebindeki paraları, mevkileri ile itibar kazanmaya çalışırlar. Okumadan orta oyununa çıkanları sadece soytarıları alkışlar.

Hadi hayırlısı… 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir