ÇALIŞAN GAZETECİLER

Ağladım gözyaşlarım döndü denize
Ben derdimi kimseye söyleyemedim
Kurşunlara gelirken arka mahallede
Düştüm de yerlere bir of demedim

Başıma neler geldi sana diyemedim
Beni kaç kere dövdüler
Adını söylemedim of of of of

(Ahmet Kaya)

Offf off..!

Ne güzeldir memleketimiz

Ne de güzeldir halkımız

Neden verilmez hakkımız?

Ne günler,

Ne acılar,

Ne ağıtlar,

Ne sevinçler,

Ne ölümler gördük.

Hasan Fehmi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Hrant Dink..

Gazeteciler gününe iki gün kala dövülerek öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metin Göktepe’nin morarmış yüzü hale silinmedi beleklerimizden.

 SHU olarak anılan Scoville biberinden daha acıdır, Fetö kumpası ile esir alınan İlhan Selçuk acımız.

Gerçekleri yazan gazetecilerin yazgısı,

Yağcı-yalakaların uçuşan kalemlerinden akan kanın kamuoyu yankısı…

Öldürülen,

Tutuklanan,

İşsiz gazeteciler.

Can güvenliği, iş güvencesi olmayan çalışan gazeteciler…

Meslek aşkı,

Meslek ahlakı,

Meslek sorumluluğu,

İnsanlık onuru için çalışan gazeteciler…

Köşklerde, beş-yedi yıldızlı otellerde, salonlarda Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan, Muhalefet lideri, Bakan takip ederken “şahşahalı” ortamlardan dolmuşla gecekondu evlerine dönen muhabirler.

Haber peşinde en iyi fotoğrafı çekip, en iyi haberi yakalamak için toplantıları, panelleri… İzlerken son otobüsü kaçırıp yoksul evlerine kadar yürüyen muhabirler…

Maşlarını alamayan, sabah işe geldiğinde kapı önüne bırakılan gazeteciler…

Offf offf…!

Ağladım gözyaşlarım döndü denize
Ben derdimi kimseye söyleyemedim…

Muhteşem salonların gözlerden uzak yerine konulmuş üzerine BASIN yazılı masalara oturup haber bekleyen gazeteciler.

Gazetelerin tüm “hamballığını” yaparken sarı basın kartı sahibi olamayan gazeteciler.

Haberi birilerine dokundu mu azar işitip kovulan, “yarınların işim olacak mı?” korkusu ile tuşlara titrek parmakları ile dokunarak çalışan gazeteciler…

Ülkesi, halkı ve hakkı için meslek onurunu omuzlarında taşıyarak çalışan gazeteciler.

Gazeteciler adına konuşan cemiyet başkanı erken kalkamayacağı talebinin geri çevrilmediği ve kahvaltı yerine öğlen yemeği verildiği için mutlu olduğunu söylüyor.

Cemiyet Başkanımız çok yaşa! Cemiyet Başkanımız mutluysa biz de mutlu muyuz?

Kahvaltı yerine öğlen yemeği hakkı “kazanan” Cemiyet Başkanlarımızı Allah başımızdan eksik etmesin diyelim mi?

‘Sıkıyorsa deme’

Başına neler gelir kimseye diyemezsin, bir daha öğlen yemeği yiyemezsin…

Hadi hayırlısı…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir