33 CAN

14:40 – 28/02/2020

Anaların yüreklerinde kavurduğu helvaları tatlı niyetine yiyenler

Vuralım!

Savaşalım!

İşgal edelim… Naraları atıyorlar.

Yoksul evlerine evlat, eş, baba, kardeş ateşi düşüp sınanmayalar; Ağıtlara acılara kulak tıkayarak: Yatlarında, yalılarında, malikânelerinde, makamlarında şişkin cüzdanlarının üzerinde oturarak… Ölmeyiz, bitmeyiz şiirleri okuyorlar, fetih marşları çalıp, tekbir getirerek ölümleri kutsuyorlar.

Suriye gece karanlığına otuz üç can düştü. Analar nasıl yüz sürecek yavrusunun kanı ile sulanan toprağa? Analar vatan topraklarında, yoksul evlerinde yaban ellerde can veren kınalı kuzularının yolunu bekler.

Analar ellerini yumruk yapıp döşlerine vuruyor. Analar “yavrumum” diyerek saçlarını yoluyor. “Kınalı kuzum” feryatları dağları deliyor.

Evleri bayraklar ile donatalım.

Şehitler ölmez diyerek soluğanlar atıp marşlar söyleyelim

Vatan sağ olsun diyelim

Şehitlik mertebesini övelim

Onlar ölmedi.  Yalan Dünya’dan gerçek dünyaya intikal ettiler… Diyelim. Anaların acısı durdura bilinir mi?

Şehit evlerine çekilen bayrakların arkasındaki sıvasız tuğla evlerden yükselen çığlıklar duymazdan geline bilinir mi?

Ağlayan analar:

Vatan sağ olsun!

Devletimiz sağ olsun!

Milletimiz sağ olsun!

Diye bilecekler mi?

Suriye topraklarında otuz üç canı kime nasıl izah edecekler?

Dayılar, yeğenler, emmiler, halalar, koru komşu…  Can parçalarının tabutlarına omuz vererek, sonsuzluğa uğurlarken;

Acılarını,

Sızılarını,

İsyanlarını, öfkelerini nasıl dindirecekler?

Evlatlarını

Babalarını,

Eşlerini,

Kardeşlerini,

Komşularını,

Arkadaşlarını… sonsuzluğa yolcu ederken Suriye karanlığında toprağa düşen kanları, canları için hangi argüman ile haykıracak?

Orta Doğu’yu petrol, doğalgaz, stratejik mevziler… İçin küresel güçler kan gölüne çevirdiler. Kandan beslenen kuzgunlar çatışmalarda ölen milyonlar için uluslararası örgütleri aracılığı ile hala anlaşma, görüşme, yumuşama çağırıları yapıyorlar. Göçmenlerin kaçışlarını basında göstererek korku salıp, yeni ölümlerin önünü açacak sinsi planlar ile gündemi geçiştiriyorlar.

Ölümleri kutsayarak cennettin yolunu gösterenler neden en önde ölüme yürümezler? Neden kutsadıkları çatışmalara, savaşlara çocuklarını göndermezler? Kendileri gitmezler?

Batsın sizin, Birleşmiş Milletler Teşkilatınız

Lanet olsun, NATO’nuza

Yerle bir olsun, OECD’niz. (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü)

Yazıklar olsun, İİT’nize (İslam İşbirliği Teşkilatı)

ÖLÜMLERİN KOL GEZDİĞİ GECE

Silahlarınızı susturmuyorsunuz

İşgalleriniz devam ediyor

Ölümleri seyrediyorsunuz

İnsanları evlerinden, vatanlarından çıkmaya zorluyorsunuz.

Hadi, dünya yoksullarını susturdunuz.

Hadi, insanlık sustu!

Peki, yıldızlar, ay, güneş, yeryüzü, gökyüzüne hükmedebilecek misiniz? Gerçekleri, tarihi değiştirebilecek misiniz?

Hadi siz insanlıktan çıktınız.

Peki, insani değerlerini yitirmeyen, barış yanlıları, savaş- çatışma karşıtları bizler bu acılara nasıl dayanacağız?

Hadi hayırlısı…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir